ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

ÇİFTLİK

Bazı kaynaklarda ise Melendiz isminin Malazgirt savaşındaki bir akıncı beyinin ismi olduğu zikredilmekterdir.

ÇİFTLİK İLÇE TARİH
Türkiye’nin ulaştırma haritasına bakıldığı zaman Orta Anadolu’nun eski ve önemli yollarının Niğde İli’nin çevresinden geçtikleri, Niğde, Bor Aksaray ve Ulukışla’nın bu yolların düğüm yerinde bir konuk yeri teşkil ettikleri görülür. Hitit, Roma, Bizans ve Selçuklu devirlerine çıkan bu yollar günümüzde önemli asfalt caddeler durumundadırlar.


Bu yollar ve bir de bölgenin savunmaya elverişli durumu Paleolitik (Eski Taş Devri), sonra Neolitik Yeni Taş, Cilalı Taş Devri) devirlerden beri insanları buraya çekmiş ve buraları yerleşmeye açmıştır. Böylece Kalkolitik (Bakır Taş Devri), Proto-Hitit devirlerde köyler ve kasabalar doğmuştur. Bu coğrafi konum ve yapının yanı başında ilin sağlam havası, çam ve meşelerden orman örtüsü, gümüş ve demir madenleri, konut yapmaya elverişli renkli taşları, bereketli volkanik toprakları, bol su kaynakları ve akarsuları, gür otlakları, lezzetli meyveleri, şifalı su veren kaplıcaları,


 Ön Asya ve Roma zahire pazarlarında tercih edilen beyaz unlu buğdayları ve daha bir çok önemli güzelliği ile Niğde İli tarih boyunca nispi önemini günümüze kadar korumuştur. Yer adları ve ayakta kalabilen sanat eserleri Hitit, Firiğ, Roma, Bizans ve Türk-İslam Devirlerine aittir. İl toprakları Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır.[1] Çiftlik İlçesi Niğde İli’nin kuzey–kuzeybatı topraklarını kapsamaktadır. İlçe konumu itibariyle Niğde, Aksaray ve Nevşehir arasındadır. Bu konumundan dolayı tarihçesi bu bölgelerin tarihçesiyle paralel bir gelişme göstermiştir. 


İlçe aynı zamanda Kapadokya diye adlandırılan bölgenin sınırları içerisinde yer almıştır. Nevşehir ve Aksaray belli dönem Niğde İli’ne bağlıyken Nevşehir 1954, Aksaray ise 1989 yılında Niğde’den ayrılarak il olmuşlardır. Çiftlik ise 1990 yılında ilçe olmuştur. Şimdi ise İlkçağ’dan günümüze ilçenin tarihçesini açıklayalım.


1. İlkçağda Niğde’nin antik tarihine ait bilgileri bölgede yapılan Bahçeli Köşk Höyüğü, Altınhisar Pınarbaşı Höyüğü, Çamardı Celaller Höyüğü, Göllüdağ Ören Yeri Divarlı Höyüğü ve Çiftlik Tepecik Buluntu Yeri’nden elde edebiliriz. Bu bilgilere dayanarak Niğde Tarihi’ni M.Ö.7000-5500’lü yıllardan itibaren başlatmamız mümkün olabilmektedir.[2] Aksaray’ın 25 km doğusunda, Melendiz Çayı yakınındaki Aşıklı Höyük Niğde İli’nin Neolitik Dönemini (Yeni Taş Devrini) aydınlatan yerleşme yeridir.


[3] Aşıklı höyükte yaşayan insan toplulukları buğday, arpa, mercimek, bezelye gibi bitkilerin tarımını yapmaya başlayan ilk çiftçiler olmuşlardır. Hayvansal protein gereksinimini yoğun bir biçimde yabani koyun, keçi, deve, sığır, domuz, geyik tavşan ve çeşitli kuşlarla Melendiz’den balık avlayarak karşılamışlardır.[4] Aşıklı Höyük çanak çömleksiz ( M.Ö. 8. bin yıl) Neolitik dönem yerleşme sidir. Kayırlı, Bozköy, Nenezi ve Kavlaktepe’den getirilen obsidyen günümüz den on bin yıl önce Aşıklı’da yaşayan insan toplulukları tarafından alet ve silah yapımında kullanılmıştır.


 Böylece Çiftlik ve çevresinin Aşıklı Höyük Kültürü sınırları içerisinde yer aldıklarını rahatlıkla görebiliriz.[5] Melendiz Ovası’nda Çiftlik’in 1 km doğusundaki Çiftlik Tepecik Buluntu Yerinde saptanan çanak, çömlek ve obsidyen gereçler burada Neolitik dönemden İlk Tunç Çağ’a uzanan zaman diliminde yerleşildiğine işaret edilmektedir.[6] Niğde İli Çiftlik İlçesi, Kömürcü Köyü yakınlarındaki Göllüdağ Harabelerinde Hititler Dönemi’nden kalma yerleşim alanı ve sitlere ait izlerle doludur.[7] Göllüdağ Ören Yeri M.Ö. 1200-700 yıllarını kapsayan Geç Hitit Şehir Devletleri döneminde muhtemelen 8. yüzyıldan kalma kalıntılardır. Ören Yeri, etrafı surlarla çevrili geniş bir alanı kapsamaktadır. 


Sur içerisindeki bölgede yerleşim birimleri, tapınak ve ev temelleriyle küçük bir de göl bulunmaktadır. Göllüdağ Ören Yeri, Orta Anadolu’da yeri belli olan tek Geç Hitit merkezidir. Kazılarda çıkartılan çift başlı aslan kabartması Kayseri Müzesi’nde diğer buluntular da Niğde Müzesi’nde sergilenmektedir. Melendiz Dağları’nın doğu yamaçlarındaki Kömürcü Köyü’nün Kozkuyu yöresindeki obsidyen ocağı ve çevresindeki obsidyen yongalar buranın Prehistorik (Tarih Öncesi) Dönemde tarihlenen açık bir atölye olduğunu göstermektedir.


[8] İlkçağ tarih yazarları Niğde ili’ni Hitit Yurdu sınırları içerisinde gösteriyorlardı. Hititler’in eski ve yeni imparatorluk devirlerinde Nahita ,Tu vanuva ve Göllüdağ Şehirleri gelişmiş ve önem kazanmışlardır.[9] M.Ö.2.binin başlarında Asurlu tüccarla, Anadolu’da yerli halkların yöneticileriyle anlaşarak Karum (Pazar Yeri ) adı verilen ticaret merkezleri kurmuşlardır. Konya – Malatya arsındaki Karumların sayısı yaklaşık 13 kadardı ve bunlar Kayseri’deki merkez Karum (Kaniş Karum)’a bağlıydılar. Bu Karum’lardan birisi de Buruşanda idi. 
MERKEZ CAMİİ
Burası önemli bir koloni idi ve Acemhöyük sınırları içerisindeydi. Acemhöyük, Hasan Dağı eteklerinde Melendiz Çayı’nın suladığı geniş ve verimli ovanın ortasındadır.[10] Göllüdağ’da kalıntıları bulunan Geç Hitit Tabal Krallığı’na Asur İmparatoru II. Sargon M.Ö. 718 yılında bir sefer başlattı. Kendisine vergi ödemeyi durduran Firik Kralı Midas’a başlattığı seferde onu yendi ve Firik egemenliğindeki Tabal’ı ele geçirdi. Tabal Krallığı’nın merkezi bu gün Aksaray yakınlarındadır.[11] M.Ö.7. yüzyılda Niğde İli toprakları Firik yönetiminin sınırları içerisine girmiştir. İl genelinde yaygın bir Firik Kültürü oluşmuştur. Bir harf alfabesi olan Firik yazısı il dahilinde kullanılmaya başlanmıştır. 
BANKA CADDESİ
Anadolu Mezepotamya arasındaki ekonomik münasebetler en yüksek gelişmeyi bulmuştur. Bu durumdan Niğde İli birinci derecede kar sağlamıştır. Göllüdağ Höyüğünde 1934 yılında Arkeoloğ Remzi Oğuz Arık tarafından yapılan incelemede buranın Hititler’den başka Firik ve Roma devirlerini kapsayan geniş bir yerleşim güçlenen Persler’in saldırıları karşısında çöktü (M.Ö. 550). İstasyonu olduğunu göstermiştir. Buradan çıkarılan çanak çömlek ve obsidyen gereçler geç Firik çağı ile tarihlenmiştir.[12] Asurluların yıkılmasından sonraki kısa süren iktidar boşluğu döneminde Kilikya Krallığı Niğde yöresine egemen olduysa da Med istilacıları bölgeyi yağmaladılar. Ancak Med Devleti de İran’da Pers Kralı II. Kiros (Kuraş) Medleri yıktıktan sonra Niğde yöresinde sürekli bir egemenliğin de temellerini attı. 
BELEDİYE BİNAMIZ
Perslerin Kapadokya (Kapatukya:Güzel Atlar Ülkesi) diye adlandırdıkları Niğde yöresi asker soylu ailelerden gelen yöneticilere bırakıldı.[13] M.Ö. 334 yılında son bulan İran idaresi altındaki Kapadokya’nın Niğde ili kesiminde İran Kültürü köklü bir başarı sağlamıştır. Yerli yüksek aileler İran adlarını almışlardı. M.Ö. 334 yılında Makedonya Kralı Büyük İskender Toros geçitlerine giderken Kapadokya yolunu kullanmamıştır. Buna cesaret edemediğinden Konya-Karaman yolundan Tarsus’a inmişti. Buradaki direnişi kırmak için bir örgüt kurmaya karar vermiş ve bu iş için becerikli maliye bakanı Ömen’i görevlendirmişti.
GENEL GÖRÜNÜM 5
 Pers soyundan Arirat M.Ö.323 yılında Kapadokya Krallığını kurmuştu. Arirat’ın ölümünden sonra Bergama’da bir krallık kuran Ömen, genişlettiği sınırları içine halkının kalbini kazanmasını bildiği Niğde İli topraklarını da kattı. Ömen iki yıl Aksaray’ın Halvadere Köyü’nün güneyinde ve Hasan Dağı’nın en hoş meşe kokularıyla çevrilmiş bulunan Nora Şehri’ne (günümüzde Viranşehir) düzen vermiş ve burada ortalığı yatıştırmıştı. Hasan Dağı, Aladağ’lar ve Melendiz Dağları arasında tarımı geliştirdi. Bor Ovası’na da kendi adını verdi. (günümüzde Emenovası) Ömen’in Kapadokya’yı ele geçirmesi ve bu bölgelere egemen olmasından dolayı eskiden Niğde merkeze bağlı bulunan Melendiz(Çiftlik)’in de hakimiyet bölgelerinden olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Kapadokya Bölgesinin sınırları içerisinde Çiftlik (Melendiz) de yer almaktadır. İl topraklarını küçük küçük parçalara ayırmış, her birinde kaleler yeraltı kaya tabyaları yaptırmış ve buraları yerli beylere vermiş ya da kumandanlarına satmıştır. Kalabalık Makedonya ve Grek göçmen kafilelerini getirip buralara yerleştirmiştir.


 Niğde yöresinde sömürmeyi ve etnik üstünlüğü savunan Dor yasalarından ziyade Büyük İskender’in resmi siyasi düşünüşünün temelini teşkil eden benzeşme ve özleşmeyi öngören Makedonya Anayasası’nı tatbik etmişti. Ömen’in Bergama Krallığı idare listesinde yazılı şehirlerarasında Baris (Bor) Antigu (Ortaköy), Nahita, Garsora, Nora (Halvadere) adları da bulunuyordu. Ömen Niğde’nin ticaret trafiğini batıya, Efes Limanlarına, doğru yönlendirmişti. Böylece Niğde İli süratle Helenizm Medeniyeti’ne sokulmuştu. Hellenizm bu bölgede yayılınca Hitit’ten, Firik’ten ve Kapadokya’dan ne varsa silip süpürmüştür. M.Ö.1. yüzyılda bu yerlerde her şey Grekleşmişti.[14]


2. Roma ve Bizans Döneminde Niğde İli’ni içine alan Küçük Kapadokya Krallığı, M.Ö. 129 yılında Roma Cumhuriyeti’nin dostu olan devletler arasında yer almıştı. M.Ö. 17. yüzyılda ise Niğde İli’ni kaplayan Küçük Kapadokya Roma İmparatorluğu’nun bir eyaleti olmuştu. Burası imtiyazlı eyaletlerden sayılarak doğrudan doğruya Roma Senatosu’na bağlanmıştı. Buranın taht şehri ise Tiyana (Kemerhisar) idi. 371-372 yıllarında İmparator Valen, Kapadokya’yı ikiye bölmüştü. Niğde İli Kapadokya II.nin sınırları içinde kalmıştı. Tiyana yeni bölgeye merkez olmuştu. 


Böylece Niğde İli’ne bağlı Melendiz (Çiftlik) Roma sınırları içerisinde yer almış bulunuyordu. Çünkü eskiden Melendiz’e bağlı kaya mağaralarından meydana gelen Narköy tepesindeki kale küçük bir Roma garnizonu olmuştu. Ayrıca Narköy ve Sofular Köyü arasında bulunan ve bir krater gölü olan “Acı Göl” ün 300 m. uzağında sızma mevkiinde kaya üzerinde yandan çizilmiş üç kadın resmi vardır. Bunların elbiselerinin sitilinden İlkel Hıristiyanlık devrine ait resimler olduğu anlaşılmıştır.[15] Roma İmparatorluğu idaresinde Miladın birinci asrında, Antakya’dan Hıristiyanlığı Torosların ötesinde, tırmanıp tutunduğu yerlerden birisi de Niğde İli olmuştur.


 Bu asrın 53. yılının ilkbaharında gezilerinin üçüncüsüne başlayan Tarsus’lu Havari Kutlu Pol, Tyana, Andaval, Sasima (Hassaköy), Limnai (Gölcük), Malandaza (Çiflik), Karbala (Gelveri), Arkelais (Aksaray), üzerinden Ansir (Ankara)’e gitmişti. Bu gezi dünyaya etki yaptığından Hıristiyanlığın başlangıcı kabul edilmiştir. Pol yol yaparken bu konaklarda duraklamış, Hıristiyan toplulukları kurmuş ve ilk kilise örgütünü kurmuştu. Pol bu yerlerde eskiden yerleşmiş bulunan Zedüşt Tarikatçılar tarafından desteklenmişti. Roma sulhunun sağladığı güven ve hoşgörüden faydalanan Hıristiyanlık, bu asrın sonlarında dağ ve kır halkını da kazanmıştı.


 Doğunun idaresiyle görevli İmparator II.Diyoklisen 303-311 yılları arasında büyük bir kıyım ve zulüm yapmıştır. Hıristiyan halk kütle halinde ölümden ve ta kipten kurtulmak için mağaralara sığınmıştı. Bu mağaralardan birisi de Nazi yanz “Nar-Sorsof” mağaralarıdır. Bu bölge bir zamanlar Melendiz (Çiftlik)’e bağlı olmasından ve bu bölgeye yakınlığından dolayı araştırmamız açısından önem taşımaktadır. İmparator Konstanstin 313’de Milan Bildirisi ile Hıristiyanlara din ve ibadet özgürlüğü tanımıştı. Niğde İlinde ise Hıristiyanlık bu tarihten sonra ikinci bir gelişme göstermişti. Dördüncü asrın ikinci yarısında Hıristiyan misyonunun en itbarlı ve etkili bölgesi olmuştu. 


Hatta bu yanı ile Antik dünyanın çok manidar bir şehri olan Antakya’nın yerini tutmuştu. Bu sırada bölgenin din işleri dairesi Tiyana (Kemerhgisar) idi. Dinde bu dirilme ve ilerleyiş Niğde’de iki büyük ilahiyatçının yetişmesine neden olmuştur. Bunlar baba ve oğul Naziyanlı Gregorlar’dır. Bunlardan Baba Gregor Nora (Halvadere)’da ün salmıştır. Oğul Gregor (Naziyanlı da denir) İstanbul’da, Gelveri’de ve ömrünün sonlarında Sasima (Hassaköy)’daki dini görevlerinde uyarıcı vaizlerinden başka din hukuku alanındaki çalışmaları ile de ün salmıştı. Klasik Hıristiyan Edebiyatı’nın kurucularından sayılır. 


Mektuplarında Niğde İli ve çalıştığı yerler üzerine ilgi çekici tasvirler ve bilgiler vardır. Naziyanlı oğul Gregor’un Çiftlikte kendi adına bir katedral vardır. Zaten Baba Gregor’un Çiftlik, Melendiz Ovası, malikanesi idi. Bizans çağında Hıristiyan Anadolu’nun ve bunun bir parçası olan Niğde İli’nin mukadderatı yedi asır boyunca Doğu Roma İmparatorluğu’nun düşüşüne ve yükselişine bağlı kalmıştı. Niğde yeni devletin kalabalık, mutlu, hayati ve itibarlı bölgelerinden olmuştu. Bu bölgede zamanla yetişen generaller, ilahiyatçılar, hukukçular, edipler, mimarlar ve ressamlar imparatorluğun ününü yükseltmişlerdi. Tarım ve hayvancılıkta büyük gelişmeler gösterilmişti. Arkelais, Misli ve Ömen yörelerindeki kaya depoları bazı yıllar buğday arpa mahsulünü almaya yetmez hale gelmişti. Hasan Dağı yaylaları, at, katır ve koyun sürülerinden görünmez olmuştu.


 Fakat Niğde İlinde bu mutlu devir 7. asrın başlarında duraklamıştı. Toros geçitlerinin kapılarında ilk savunma bölgesi olan Niğde İli’ne önce Sasani ve onun ardından da Arap istila ve akınları başlamıştı. Sasani istilası 620’de başladı. Sasaniler Niğde’yi tarayarak Kızılırmak-Sakarya Vadilerine kadar sokuldular. Herakliüs 622-628 yılları arasında yaptığı üç seferle Persleri mağlup etmişti ve Anadolu’yu Pers tehlikesinden kurtarmıştı. Fakat 640’da başlayan Arap istilasını durduramamış ve yenilmişti.[16] 797 yılında bizzat Harun er-Reşit sefere çıkarak Orta Anadolu’da bulunan Safsaf Kalesi’ni zaptetti. Onun kumandanlarından Abdülmelik Ankara’ya kadar ilerledi ve Matmura’yı (Niğde ile Aksaray arasındaki Melendiz Dağlık Bölgesini) fethetti. İmparatoriçe İrene’nin isteğiyle barış yapıldı.


 İrene’nin yerine imparator olan Nikeforos, vergileri kestiği gibi imparatoriçenin ödediği vergileri de geri istemişti. Bunun üzerine Harun Reşit sefere çıktı ve Nikeferos ile barış yapıldı (805).[17] Bizzat Abbasi Halifesi Me’mün, yer altı mahzen ve istihkamlarından oluşan Arapların Matamir (Matmüra)[18] (bu günkü Niğde ile Aksaray arasındaki Melendiz dağlık bölgesi) dedikleri bölgede başarılı fetihlerde bulundu. Bizans İmparatorları ülkenin doğu kesimini özellikle Niğde İli’ni koruma ve vuruş alanı haline getirme maksadı ile burada yeni askeri örgütü kurdular ve savunma tedbirleri aldılar. Daha sonra doğu bölgesi ordusu kuruldu. Niğde ile Aksaray sırası ile nöbetleşe olarak askeri dairenin merkezi oldular. Ateşle haberleşme kuleleri yapıldı.


 Hasan Dağı’ndan Melendiz Dağı’na kadar dar geçitleri korumak maksadı ile bu bölgeleri surlar, kaleler ve mağara tabyaları ile donatmışlardı. Bundan başka Melendiz Ovası’nın Arkelais (Aksaray)’e giden geçitlerini korumak masadı ile Malandaza (Melendiz-Çiftlik), Malada (Murtaza), Kona (Kitreli), Naziyanz (Nar-Sofular, Nezeni) gibi bölgeler de dahil olmak üzere kaleler ve surlarla donatılarak ikinci bir savunma hattı oluşturuldu(kuzey-kuzeybatı hattı)[19] 931’de Araplar, Tarsus–Pozantı-Ulukışla üzerinden bir daha ve son defa Tyana’ya kadar olan yerleri silip süpürmüşlerdi. Niğde askerinin karşı saldırısı üzerine Toroslara doğru çekilmişlerdi. Artık Bizans güçlenmişti.


 944 yılından itibaren karşı saldırıya geçmişti. 956 yılında İmparator Nikeferos Tarsus’u bile geri almıştı. Arap tehlikesi ortadan kalkmış, Bizans ise eski sınırlarına kavuşmuştu.[20]


3. Selçuklu Ve Osmanlı Döneminde Niğde İli, 1071 Malazgirt Zaferi ile 1116 yılında Konya İlinin Selçukluların başkenti oluşu arasındaki bir dönemde Türk hakimiyeti altına girmiştir. Önce Sultan Melikşah’ın kumandanlarından Artuk tarafından Bizans’tan alınan bu topraklar sonra kısmen Bizans’a geçmişse de Melikşah’ın generali Emir Ahmed Gazi Danişmend Taylu ve bunun oğlu Emir Gazi tarafından kesin olarak ve tamamen fetih edilmiştir.


 Emir Gazi Niğde ve Bor’un fatihi kabul edilmektedir. Böylece Bizans’tan kalan topraklar Selçuklulara devredilmiş oldu.[21] 1097’de ve I. Haçlı Seferi sırasında I. İzeddin Kılıçarslan, Melik Ahmed Danişmend Gazi ve onun Kayseri kumandanı Emir Hasan ile Haçlılara karşı ittifak yapmışlardı. Emir Hasan ve Kılıçarslan’ın oğlu Melik Arap, Ereğli-Kayseri ve özellikle Yeşilhisar-Niğde arasında Haçlı kollarını mahvetmişlerdi. Bu zafer onlara Müslüman halkın sevgisini ve saygısını kazandırmıştı. Birşük ran ifadesi olarak Emir Hasan’ın adı Aksaray’ın güneyindeki Argeos Dağı’na verildi. Dağın adı Hasan Dağı oldu, ölüsü de dağın tepesine gömüldü. 1150’de Danişmend Beyi Yağı Basan Konya Sultanı I. Mesut’a damat olmuştu. Bununla beraber 1155 Ekim ayında Aksaray önünde Melik Nizaeddin Yağıbasan ile Selçuklu Hükümdarı II. Kılçarslan arasında meydana gelen savaşta Yağı Basan yenilmişti.


 Aksaray Konya’ya bağlanmıştı. Söylentiye göre Yağıbasan’ın mezarı Niğde merkez ilçeye bağlı Nenezi (Bekarlar) köyünden Aksaray’a bağlı Hicib köyüne giden yolun solundaki türbedir. Niğde ise Aksaray’a bağlı kalmaya devam etmiş; ancak 1175 yılında Danişmendli Beyliği’nin ortadan kalkması ile Niğde Konya’nın bir ili olmuştu. II.İzeddin Kılıçarslan 1156-1192 Danişmendli ilinin fethini tamamladıktan sonra Niğde İli toraklarının tümü (Ulukışla hariç) Konya Sultanlığı topraklarına bağlanmıştı. Kılıçarslan, döneminde Hıristiyan halka geniş bir anlayışta bulunmuştu. Niğde İlinin kilise örgütlerine dokunulmadı. 1176 Miryokefalon Zaferi’nde Niğde ve Aksaray yöresinden gönderilen askerlerin etkisi büyüktü. Bu bölgelerin zaferde hatırı sayılır katkılarından dolayı Aksaray’a “Zafer Yurdu”, Niğde’ye “Pehlivanlar Yurdu” lakapları verilmişti. II.Kılçarslan 1181 yılında ülkeyi 11 oğlu arasın da paylaştırdı. Niğde Eyaleti’ni oğlu Arslanşah’a vermişti. 


Kardeşler Konya’da Sultan sıfatı ile oturan babalarına bağlı kalmışlardı. I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in şehit olması üzerine yerine oğlu I. İzeddin Key kavus Sultan oldu. (1211-1220) Kardeşi Alaeddin Keykubat onun saltanatını tanı mayarak ayaklandı. Keykubat’ın yakın adamlarından Zahireddün İli Niğde’ye gelerek Keykubat’ın saltanatını kabul ettirmek için uğraştı. Ancak I. İzeddin Keykavus’a bağlı kişiler, Zahireddün İli’nin adamlarına saldırmaya başladılar. İli, Niğde’den ayrılmak durumunda kaldı. Bunun üzerine İzeddin Keykavus Niğde Valiliği’ne Zeyneddin Beşara’yı atadı. [22] Niğde İli’nin inşasına onun zamanında başlandı. Niğde’de bir çarşı yaptırdı. I. İzeddin Keykavus’un ölümü üzerine yerine, Selçuklu Tahtı’na, I. Alaed-din Keykubat geçti. Döneminde Niğde İli’nde büyük gelişmeler olmuştur.


 Hatta kimi yazarlar Müslüman Niğde’nin onun tarafından kurulduğunu ileri sürmektedirler. Niğde Valisi Beşara, 1223’te Alaeddin Camii’ni yaptırmıştır. 1226 yılında Beşara azil ve idam olunduktan sonra Niğde Valiliği’ne Türkmen Beyi İlhan Nogo atanmıştı. Sultan Alaeddin Niğde Tepesi’ni surlarla çevirdi ve şehri devrin Türk şehirciliğine uyarak geliştirdi. Moğol tehlikesi karşısında da Niğde’yi ordu bölgesine merkez yapmıştı. Bundan sonra Niğde ve Aksaray Selçuklu Anadolusu’nun seçkin şehirleri arasında oldular. Alaeddin Keykubat Niğde İli’ne kalabalık Türk boyları yerleştirdi. Böylece Türk Milliyetçiliğinin kurulmasına hizmet etmiş oldu. Döneminde dahice bir iktisadi ve ticari siyaset izlemiştir. Bu dönemde Niğde ve Aksaray’da pazarlar ve panayırlar kuruldu. Böylece Niğde çevresi ve Aksaray’ın ekonomisi canlandı ve bu şehirler kalabalık nüfuslu zengin şehirler oldular.


[23] Alaeddin Keykubat’ın ölümü üzerine Selçuklu tahtına II.Gıyaseddin Keyhüsrev geçti. Keyhüsrev yönetimde başarılı olamadı. 1243 Kösedağ Savaşı’nda yenilen Selçukluları vergi veren bir devlet durumuna düştüler. 1246 yılında II.Gıyaseddin’in ölümü üzerine yerine oğlu II.İzzeddin Keykavus geçirildi. II.İzzeddin Keykavus, Anadolu üzerindeki Moğol baskısına son vermek isti yordu. Bu yüzden Moğollara bağlılığını bildirmedi ve Moğol Bayucu’nun ordu suyla Aksaray yakınlarında yaptığı savaşı kaybetti. Savaştan sonra Aksaray yağ malandı. II.İzzeddin ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Moğollar IV.Kılıçarslan’ı Selçuklu tahtına oturttular. Bu dönemde vezir Muineddin Pervane büyük güç kazandı. Yakın adamlarından Hatiroğlu Şerafeddin Mesut’u beylerbeylik rütbesine yükseltti ve Niğde’yi ona ikta olarak verdi. Daha sonra Niğde Emiri Hatirtoğlu ayaklanarak Memlük Sultanı Baybars’ı Anadolu’ya çağırdı. 


Baybars gecikince İlhanlı ordusu Niğde’yi ele geçirdi ve Hatiroğlu yakalanarak idam edil di.[24] 1327 tarihine gelindiğinde Niğde İli İlhanlıların genel valisi Alaeddin Eretna Bey’in naibi Emir Sungur Bey’in yönetiminde idi. Sungur Bey 1335 yılında Niğde’de adını taşıyan Sungur Bey Camii’ni yaptırdı. Eretna devletinin en geniş zamanında Niğde İli de devletin sınırları içerisinde yer almaktaydı. Sultan Kadı Ahmet Burhaneddin zamanında Niğde İli Karamanoğullarının saldırısına uğramıştı. Kadı Burhaneddin ise karşı saldırıya geçerek Aksaray’ı ve Selime Kasabası’nı geri almıştır. Hasan Dağı’nda Karaman ordusunu dağıtmış ve Niğde’yi kuşatmıştı; fakat alamamıştı. Karamanoğlu I.Alaeddin Ali Bey zamanında Niğde Kadı Burhaneddin tarafından Karamanlılara iade edilmişti. Böylece Niğde Karamanoğullarının yönetimi altına girdi.


 Bu durum 1471 yılına kadar devam etti. 1471 yılında İshak Paşa Niğde’yi ve Aksaray’ı Osmanlı Ülkesine katmıştı. Bu dönemde Niğde Surlarını tamir etmiştir. Fatih zamanındaki idari teşkilat örgütünde Niğde ve Aksaray önce Karman Eyaleti’ne, sonra Konya Vilayeti’ne bağlıydılar. Niğde Sancağı’na da Bor, Yeşilhisar ve Ulukışla kazaları bağlıydı. [25] 1476 yılında Karman Evkaf Defteri tanzim edilirken Niğde’ye ait kısımlar da yer almıştır. Defterde vilayet olarak kaydedilmiş iki yere rastlıyoruz. Bunlar Niğde ve Ürgüp’tür. Niğde Sancağı doğu-batı olarak ikiye ayrılmıştır. Batıda bulunan Niğde kazası coğrafi olarak daha büyüktür ve Niğde Sancağı merkezi burada bulunan Niğde şehridir.


 Kaza sınırları içinde Melendos (Melendiz) Nahiyesi de mevcuttur. Bundan başka Anduğı, Melegübi Şüceaddin nahiyeleri bulunmaktadır. 1517 tarihine Bor Nahiyesinin oluşmasıyla Niğde Merkez Nahiyesi ikiye ayrılmış; fakat idari yönden Melegüb (Derinkuyu) ve Melendos (Melendiz) her zaman Niğde Nahiyesi’ne bağlı kalmıştır. Melendiz Nahiyesi, eski defterde ismi Melendos olarak yazılan ancak daha sonra Melendiz’e dönüşen nahiye Niğde Kazası’nın nüfus yönünden ikinci büyük nahiyesidir. 16. yüzyıl boyunca Niğde Kazası’na bağlı kalan bir nahiyedir. 1507’de 33 köy, 14 mezra, 1518’de 32 köy ve 26 mezraya sahiptir[26] Kanuni Sultan Süleymen’ın (1520-1566) saltanatının ilk yıllarında yapılan sayıma göre Niğde ve Aksaray Karaman Eyaleti’ne bağlı birer sancaktı. Bu dönemde Melendiz ise nahiye konumundadır.


 III. Murat Dönemi’nde (1574-1595) yapılan sayımda (1584) Niğde Sancağına bağlı nahiyelerden birisi de Melendiz’dir.[27] Bu dönemde bölge 40 köy ve 38 mezradan ibarettir. Çiftlik, Nenezi (Nar) ve Çankırı Nahiyesi’nin en kalabalık köyleri olduğu gözükmektedir. Niğde’nin kuzeyinde kalan nahiye (Çiftlik) bu günkü Niğde ili’nin kuzey topraklarını kapsamaktadır.[28] Niğde İli toprakları 1832/33 yıllarında Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın orduları tarafından bir yıl işgal edilmişti. Bu dönemde Niğde Karaman Eyaleti’ne bağlı, Çiftlik ise nahiye konumundadır. 1836 yılında uygulanan iller örgütü içinde Konya Valiliği’ne Niğde ve Aksaray mutasarrıflık merkezleri olarak dahil edilmişlerdi. [29] 1847 yılında Niğde, Karaman Eyaleti’ne bağlı Nevşehir Livası içinde yer almaktaydı. 


1849’da Niğde sancak merkezi oldu. [30] Niğde’nin idari yapılandırılmasına bakıldığında ilgili düzenlemelerin ülke genelinde yapılan değişikliklerle beraber 1860’lı yıllara rastlamaktadır. Ancak bu tarihten önce Niğde’nin idari yapılandırılmasında önemli değişmeler olmuş tur. Bu durum 20. yüzyılın başına gelinceye kadar devam etmiştir. 1894 yılında yapılan idari teşkilat ve yerleşme adlarında Çiftlik İlçesi ve köylerinin Niğde merkeze bağlı olduğu görülmektedir. Söz konusu idari yapıya bağlı köyler (ilçe ve çevresine ait) : Çiftlik, Çardak, Çınara, Divara, Ramad, Şeyhler, Karamelendiz, Mahmadlı ve Mırtandı’dır.


 Kaza olarak Nevşehir Kazası’na Çiftlik merkez ve Çardak bağlıdır. 1886 yılında Bağ Hasad Defteri’nden çıkarılan listede vergi mükellefine göre nüfus yoğunluğu tespit edilmektedir. Bu deftere göre yoğunluk bakımından ilçe 22. sıradadır ve 13 vergi mükellefi bulunmaktadır.[31] 1890 yılında Konya Vilayeti’ne bağlı Niğde Sancağı’nın 4 kazası, 2 nahiye ve 287 köyü olduğunu görmekteyiz. Kazalar Niğde Merkez kaza, Aksaray, Bor ve Ulukışladır. Misli ve Fertek ise nahiyedir. Çiftlik (Melendiz) ise merkez kazaya bağlı konumdadır. Niğde milli mücadele yıllarının oldukça sakin illerindendi. Yöre yabancı güçlerin işgaline uğramadığı gibi, bir iki cılız gösterinin dışında Kuva-yı Milliye karşıtı güçlü bir eyleme de tanık olmamıştır. Yöredeki başlıca askeri etkinlik, Adana Kuva-yı Milliyesi’ne verilen lojistik destekle sınırlıydı.[32] 1922 yılında TBMM tarafından Niğde Kazası için hazırlanan sosyal kültürel ve sağlık alanındaki raporda Niğde’ye bağlı Çiftlik’in durumu aşağıdaki tablolarda belirtilmiştir. 1967 yılında Çiftlik bucağına bağlı köyler şunlardır:


 Çiftlik, Asmasız, Azatlı Bekarlar, Bozköy, Çınarlı, Çardak, Duvarlı, Gösterli, Ovalıbağ, Kayırlı, Kula, Mahmutlu, Murtaza, Narköy, Küllüce, Sultanpınarı, Sofular ve Şeyhlerdir. Tek kasaba ise Kitreli’dir.[33] 1973 yılında da Çiftlik bucağına bağlı köyler değişmedi. Bu dönemde Çiftlik ve Azatlı’da belediye kuruldu. Böylece Kitreliyle beraber kasaba sayısı üçe çıktı. Çiftlik, 07.05.1990 yılında ilçe olmuştur. Günümüzde ilçede 5 belediye ve 9 köy bulunmaktadır. Belediyeleri Azatlı, Bozköy, Çiflik, Divarlı ve Kitreli’dir. Köyleri ise Asmasız, Çardak, Çınarlı, Kula, Mahmutlu, Murtaza, Ovalıbağ, Sultanpınarı ve Şeyhlerdir.




ÇİFTLİK İLÇE COĞRAFYA
Çiftlik İlçesi Niğde İli’nin kuzeybatısında yer almaktadır. İl merkezine 65 km uzaklıkta ve 1555 m rakımlıdır. Yüzölçümü ise 587 km2 dir.[1]


Çiftlik İlçe’si kuzeyde Derinkuyu, kuzeybatıda Güzelyurt, güneyde Niğde, Altınhisar ve doğuda Niğde merkezle çevrilidir.[2]


Yüzey şekilleri genel manada çevresine göre yüksektir. Etrafı Melendiz Dağları ile çevrili bir ova görünümündedir. En önemli yükseltilerini volkanik dağlar oluşturur.


Toros Dağları’nın bir bütün halinde yükselmeye başlaması ve iç kesiminde tektonik hareketlerin etkisiyle yüzeye çıkan mağma bölgede vokanik hareketleri başlatmıştır. Böylece Erciyes’e kadar uzanan güneybatı-kuzeydoğu doğrultulu bir hat üzerinde Anadolu volkanik kütleleri meydana gelmiştir.


İlçenin en önemli yükseltilerini Aksarayla Niğde arasındaki Hasan Dağı (32 68 m) ,Niğde’nin yaslandığı Melendiz Dağı (2936 m) ve kuzeydoğuda Göllüdağ (3268 m) oluşturur. Bu yükseltiler birer volkanik dağdır.


Miosen (III. Jeolojik Zaman’a ait bir dönem) ortalarından itibaren değişik dönemlerde değişik karakterlerde çıkardıkları lav akıntıları, tüfler akarsularca yarılarak volkanik koni alanlarını çevreleyen arızalı platoluk bir görünüm arzetmiştir. Volkanizmalar sırasında andezit, bazalt karakterli lavların yanı sıra bol miktarda kül lapili tüf ve aglomeralardan oluşan metaryal çevreye yayılmıştır.[3]


İlçe merkezini çevreleyen Melendiz Dağları, Orta Toroslar’ın devamıdır. En büyük tepesi Beşparmak Tepesi olup, 2935 m yüsekliktedir. İlçe toprakları I.ve II. Jelojik Zaman’larda oluşmuştur. Zamanla tektonik ve dış olaylar neticesinde yüksekliğini kısmen kaybetmiştir. Arazinin yaşı eski olmasına karşın bu günkü yüksekliğini Neojen (Genç Tersiyer) sonu ve Kuaterner (IV. Zaman) içindeki dikey yükselmelerle almıştır. Tersiyer’deki bu tektonik hareketler sonucu böl gede püskürme meydana gelmiş, İç Anadolu kristalinin temeli ile Toros Kıvrım Dağları’nın geçiş bölümünde yer almıştır. Bu gün dahi Melendiz Dağları’nda aşınmış volkan kraterlerine rastlamak mümkündür. (Kitreli Kasabası sınırları içinde) Çiftlik İlçesi çevresinde ve Melendiz Ovası’nda, Azatlı Kasabası Küllüce Mahallesi’nde püskürük taşlı bazalttan oluşan arazilere rastlanır. [4]


Bu araziler Hasan Dağı ve Melendiz Dağları’ndan kaynaklanan malzemelerin bölgeyi bir yorgan gibi kaplamasıyla oluşmuştur. Bünyesinde ekonomik düzeyde malzeme içermektedir. (pomza, perlit, diyatomit gibi)[5]


Çiftlik ilçesi ve Melendiz Ovası’nda arazi homojen yani alüvyonların bulunduğu arazilerdir.[6]


Çiftlik veya Melendiz Ovası, Kapadokya Volkanik Bölgesi olarak adlandırılan volkanik yükseltilerin ortasındaki Melendiz Dağı kütlesindedir. Denizden 15 00 m yükseklikte olup, eski bir volkan konisi içerisinde oluşmuş bir iç ovadır.[7] Ova, Asmasız, Kula, Şeyhler, Mahmutlu, Çiftlik ve Ramat yerleşmelerini içine alır.[8]


Bölgede Melendiz Dağı ve Göllü dağ, akarsuların sularını aldıkları ana dağıtım merkezlerini oluştururlar. Bölgede en önemli akarsu Uluırmaktır. Mevsimlik olarak ilkbaharda karların erimesi ve yağışlarla debisi yükselir.[9]


Uluırmak kaynağını Melendiz Dağı eteklerindeki Sultanpınarı’ndan alır. Asmasız, Ramat kısımlarından gelen kaynak sularından beslenerek, Çiftlik, Melendiz Ovası ve Çardaktan geçerek Ihlara-Selime arasında kanyon vadi medyana getirir . Melendiz Suyu adı ile kuzeybatıya doğru akışına devam eder.[10]


İlçede Göllüdağ üzerinde volkanik karakterli doğal bir göl bulunmaktadır. A zatlı ve Murtaza baraj gölleri ise sulama amaçlı yapılmış olan yapay göllerdir.[11]


Bölgede karasal bir iklim hakim olmaktadır. Yazları sıcak ve kurak kışları soğuk ve kar yağışlı geçmektedir. İlçe rakım olarak yüksek olmasına karşın merkez ilçe ile hemen hemen aynı iklim özelliklerine sahiptir. Hasan Dağı, Melendiz Dağı ve Göllüdağ batıda kuzey-güney doğrultulu olduğundan, kuzey-güney sektörlü rüzgarların etkisine girebilmektedir. Niğde İli Türkiye genelinde iç kesimlerin karasal iklim özelliklerine sahiptir.


Dağların bu doğrultusu ilçenin rüzgarlara açık hale gelmesine neden olmaktadır. Böylece kış aylarında sıcaklıklarda düşmeler meydana gelmektedir. Niğde’ye bağlı ilçenin sıcaklık grafiği incelendiğinde Çamardı’ndan sonra şubat ayında en düşük sıcaklık Çiftlik’te görülmektedir.


Niğde genelinin yıllık yağış grafiği incelendiğinde temmuz ve ağustos aylarının en kurak aylar olduğu görülür. Buna karşılık mayıs ve aralık ayları yağışın en fazla görüldüğü aylar olmaktadır. Eylül ayından itibaren hızla artmaya başlayan yağışlar aralık ayından itibaren azalmaya başlar ve nisan ayına kadar bir durgunluk görülür.


Yağışın mevsimlere göre dağılışı incelendiğinde en büyük paya % 37,9 ile ilkbahar ve % 32,6 ile kış ayları sahiptir. En az pay yazın görülür ki, % 10 civarındadır. Bölgeye yağış getiren cepheler yağışı kuzeydeki yüksek alanlara bırak maktadır. Niğde İli yıllık ortalama yağış miktarı bakımından Çiftlik İlçesi’yle benzer özellikler gösterir. İlçenin yıllık yağış miktarı 350 mm’den az iken, Niğde’nin yıllık yağış miktarı 343,8 mm’dir.


Niğde ve çevresi yaz aylarında Basra Alçak Basıncı’nın etkisinde kaldığından yazı yağışsız geçirmektedir. Bölge eylül ayından itibaren bütün kışı Sibirya Yüksek Basıncı’nın etkisi altında geçirir. Böylece gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı da büyür. Genel manada Çiftlik İlçesi ve Niğde’de yarıkurak iklim şartları görülür.[12]


İlçede dağlar çıplak ve yok denecek kadar az ormanlıktır ve kuru orman alanlarına rastlanır. Gösterli –Azatlı arasında ve Divarlı Kurudağ yamaçlarında lekeler halinde meşelere yer alır. Az miktarda da Melendiz Dağları’nın güney inde yer yer karaçamlar görülür. İlçe Niğde genelindeki ormanlık alanların % 14,9’ unu barındırır.[13]


İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Merkez ilçe ve Çiftlik’te patates tarımı ağırlıklı olarak yapılmaktadır. Sulu tarım arazileri ve mera alanları fazladır. [14] Yetiştirilen başlıca ürünler: buğday, arpa, çavdar, fasulye, fiğ ve yoncadır.


İlçede büyük ve küçükbaş hayvancılık da yapılmaktadır. Başta sığır olmak üzere koyun ve keçi yetiştirilmektedir.


İlçede geleneksel halı dokumacılığı evlerde ve el tezgahlarında yapılmaktadır. Kaymakamlık tarafından kurslarla çalışmalar desteklenmektedir.[15]


İlçe topraklarında pomza, perlit ve diyatomit maden yatakları bulunmaktadır. Niğde ve çevresi jeolojik bakımdan Türkiye’nin en önemli bölgelerinden birisidir. Hasan Dağı, Keçeboyduran, Melendiz ve Erciyes Dağlarından kaynaklanan malzemeler, bölgenin kuzey ve kuzeydoğusunu bir yorgan gibi örtmüş, bünyesinde ekonomik düzeyde yapı malzemeleri barındırmıştır. (pomza, perlit ve diyatomit gibi)[16]


Çiftlik ilçe merkezi bir zaman nahiye merkezi olmuş, ilçede 1972 yılında belediye teşkilatı kurulmuştur. İl merkezine uzak olması ve bunun yanı sıra ilçede görülen ağır kış şartları ve toplu yerleşim merkezi olmasından dolayı 20.05.1990 tarihli ve 2523 sayılı resmi gazetede yayınlanan 07.05.1990 tarih ve 3644 sayılı kanunla ilçe olmuştur.
ÇİFTLİK İLÇE NÜFUS

ÇİFTLİK İLÇE KÖYLERİ VE BELDELERİ